|
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

|
|
|
Ne Ol Ne Olma
İtil, atıl ama satılma!Doğrul, devril ama eğilme!
Seslen, uslan ama yaslanma!
Yaklaş, konuş, tanış ama uzaklaşma!
Okumaktan zarar gelmez ama lanet okuma!
Zulmü devir, nefsi devir ama çam devirme!
Ev al, araba al, abdest al ama beddua alma!
Rakibini geç, sınıfını geç ama gülüp geçme!
Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama ağzını açma!
Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama ortak koşma!
Davet et, hayret et, af et, tövbe et ama ihanet etme!
Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama kin besleme!
Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama bölücü olma!
Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama kendini beğenme!
Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiçbir zaman boş verme!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama yerinde sayma!
Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver ama sırrını verme!
|
 |
|
 |
|
|